Sıfıra Hasret, Bire Yolculuk: Gelir Adaletsizliğinin Cehenneme Dönen Yolu

Aytekin Çınar

Yayınlanma Tarihi: 3 Temmuz 2025
Okunma: 78
Sıfıra Hasret, Bire Yolculuk: Gelir Adaletsizliğinin Cehenneme Dönen Yolu
Modern dünyanın karmaşasında, rakamlar ve istatistikler genellikle soğuk ve ruhsuz gelir. Ancak bazıları vardır ki, toplumun ateşini ölçen birer termometre gibidir. İşte o rakamlardan belki de en önemlisi ve en endişe vericisi: Gini Katsayısı. Basit bir anlatımla, bir ülkedeki veya tüm dünyadaki gelir dağılımının ne kadar adil (veya adaletsiz) olduğunu ölçen bir karne notudur.
Bu katsayı, 0 ile 1 arasında bir değer alır. Eğer bir toplumda herkes tıpatıp aynı gelire sahipse, yani mükemmel bir eşitlik varsa, Gini katsayısı sıfır (0) olur. Bu, neredeyse ütopik bir ahengin, toplumsal bir huzurun rakamsal karşılığıdır. Kimsenin kimseden üstün olmadığı, kaynakların adilce paylaşıldığı bir dünya hayalidir bu.
Diğer uçta ise bir (1) rakamı vardır. Bu, bir toplumdaki veya dünyadaki tüm gelirin, tüm servetin tek bir kişinin elinde toplandığı distopik bir senaryodur. Geriye kalan milyarlarca insanın hiçbir şeyi yoktur. Bu, mutlak eşitsizlik, köleliğin ve sefaletin modern tanımıdır. İşte bu, cehennemin ta kendisidir.
Peki, küresel termometremiz bugün hangi yöne doğru ilerliyor? Ne yazık ki, insanlık olarak çıktığımız bu yolculuk, sıfırın o kutlu ahenginden uzaklaşıp, birin o korkunç yalnızlığına doğru hızla yol alıyor. Dünya genelinde gelir ve özellikle servet dağılımındaki makas, her geçen gün daha da açılıyor. En zengin yüzde birlik kesim, dünya servetinin neredeyse yarısına hükmederken, milyarlarca insan günlük yaşam mücadelesinin altında eziliyor.
Bu gidişat, sadece ekonomik bir dengesizlik değildir. Bu, "cehenneme giden yolun taşlarının döşenmesidir." Çünkü Gini katsayısı bire yaklaştıkça:
- Toplumsal Güven Çürür: Adaletin olmadığı yerde güven barınamaz. İnsanlar sisteme, devlete ve hatta birbirlerine olan inancını yitirir. Bu güvensizlik, toplumsal dokuyu bir kanser gibi içten içe kemirir.
- Sosyal Patlamalar Kaçınılmaz Olur: Tarih, aşırı eşitsizliklerin her zaman büyük toplumsal huzursuzluklara, isyanlara ve devrimlere yol açtığını göstermiştir. Umudunu yitirmiş, kaybedecek bir şeyi kalmamış kitleler, en tehlikeli ve en öngörülemez dinamikleri yaratır.
- Demokrasi Aşınır: Servet, gücü satın alır. Aşırı zenginleşen küçük bir azınlık, siyaseti, medyayı ve yasaları kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirme gücüne erişir. Halkın iradesi, yerini sermayenin iradesine bırakır ve demokrasi bir illüzyona dönüşür.
- Ekonomik Krizler Tetiklenir: Geniş halk kitlelerinin alım gücü düştüğünde, talep daralır ve ekonomi durma noktasına gelir. Servetin üretken yatırımlar yerine spekülatif finans piyasalarında birikmesi, her an patlamaya hazır ekonomik balonlar yaratır.
Kısacası, gelir dağılımındaki adaletsizlik sadece "fakirlerin" bir sorunu değildir; bu, hepimizin içinde olduğu geminin su almasıdır. Gemi batarken, güvertede veya kamarada olmanızın bir önemi kalmaz.
Sıfırın o mükemmel dengesine belki hiçbir zaman ulaşamayacağız. Ancak insanlık onurunun ve küresel barışın devamı için rotamızı acilen o yöne çevirmek zorundayız. Adil vergilendirme politikaları, fırsat eşitliği sunan eğitim ve sağlık sistemleri, emeğin hakkını koruyan düzenlemeler gibi adımlarla bire doğru giden bu cehennem yolundan sapmak mümkündür.
Aksi takdirde, bir avuç insanın her şeye sahip olduğu, geri kalan milyarların ise hiçbir şeye sahip olmadığı bir dünyaya doğru yolculuğumuzun sonunda varacağımız yer, rakamla "bir," kelimeyle "cehennem" olacaktır. Bu yolu hep birlikte yürüyoruz ve yol ayrımını kaçırmak gibi bir lüksümüz yok.